Recep Ali Aksoylu

Tarih: 26.11.2023 07:46

EV SAHİPLERİ NEDEN HEDEF GÖSTERİLİYOR Kİ!

Facebook Twitter Linked-in

İnsanımızı canından bezdiren ekonomik sıkıntısında ev sahiplerin aşırı yüksek kira artış talepleri hedef gösteriliyormuş! 
Peşinen belirteyim aileme ait hem kirada evler var, hem de kiracısı olduğumuz evler var. Konunun bu tarafına vakıf olsam da iktisadi pencereden iki laf etmek isterim.
Herhangi bir ürün ya da hizmetin fiyatı arz ve talep dengesine bağlı olarak pazarda kendiliğinden oluşur. Örneğin TUİK’in açıkladığı enflasyon rakamını belirleyebilirsin ama reel enflasyonu siyasi, idari kararla belirleyemezsin. Yanı fiyatı değil onu etkileyen parametreleri siyaset ya da idare belirler. 
Siyaseten alınan kararlarla piyasaların, fiyatların aklı karışmış; gerçek rakamlarla aralarında 10 kat artanı da var ama ortalama fiyat artışları 3 katları bulmuşsa “hayır fiyatını artıramazsın”, “yüzde 25 ile sınırlandırıyorum” demek ne hak ne hukuk, ne de ekonomi ilmi ile bağdaşmaz!
Fiyatı en basit ifade ile üretimi artırarak, temel girdi maliyetlerini düşürerek ve de buna bağlı olarak satın alma gücünü artırarak düşürebilir, kontrol altında tutabilirsiniz.  
Bir dairenin imalatta malzeme maliyetleri ortalama 3-5 kat artmışsa haliyle yatırımcısı da fiyatı ona göre belirlemektedir. Buna bağlı olarak da dairesini kiraya verende daire fiyatına paralel  mülkünün kira bedelini belirleyecek, elde etme gayreti içerisinde olacaktır. 
Elbette üstelik geliri (hele emekliyse daha da vahim) de bu paralelde artmamış bir kiracı için değeri katlanan / katlanacak kirayı ödeyebilmek hiç de kolay olmayacaktır.  
Bu durumun müsebbibi ev sahibi değilken (elbette aralarında her meslekte, grupta olduğu gibi fırsatçı, kan emici vardır ama bu geneli bağlamaz) ev sahipleri neden hedef alınıyor ya da hedef gösteriliyor ki!
O ev sahiplerinin çoğu da aldıkları ev kiraları ile hanelerinin geçimlerini sağlıyor olabilir. Üstelik onların da gelirleri, emekli maaşları artmadı!
İlle de hedef göstereceksek tüm sektörlerde olduğu gibi inşaat malzemeleri üreticilerinin de fiyat artışlarında ilk sıraya koydukları kalem olan enerji – yakıt giderlerini dilimize dolayalım. 
Akaryakıt yanı benzin ve mazot fiyatlarını belirlemede temel gösterge – baz olan Brent Petrol fiyatları neredeyse yerinde sayarken hatta dönem dönem gördüğü afaki rakamların çok altında ise yakıt neden bu kadar yüksek fiyattan tüketicimize, üreticimize satılıyor ki!
Konuyu daha iyi belletebilmek için ham petrol ve benzin fiyatlarının çeyrek yüzyıllık seyrini özetlemek istiyorum:

1997 yılında 17 dolara kadar düşen Brent petrolün varil fiyatı, 2008'de dünya genelinde yaşanan ekonomik krizle beraber 165.48 dolara kadar çıkarak tarihin en yüksek seviyesine ulaşmıştı. 2008'de Brent’ın yıl ortalaması 147 dolar düzeyinde iken pompada benzinin fiyatı da 3,21 TL idi. 2001 yazında Brent 70 dolar seviyesine inmişken benzinin litre fiyatı 7,75 TL idi. 2022’nin başında Brent 90 dolarlara çıktığında ise benzin 15 TL civarındaydı. Brent’in 120 dolarları gördüğü Mart 2022’de ise benzin de artık 20 TL’leri görmüştü. 
Pompa fiyatı ham petrol fiyatlarıyla madem bu kadar ilintili, ham petrol bugün 82 dolar iken benzinin pompa fiyatı 35 TL nasıl olabiliyor?
İzah edebilen beri gelsin.
Velhasıl hedef şaşırtmakla gerçeklerin üzeri örtülemiyor.

Recep Ali Aksoylu / 2023.11.26


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —