Tarih: 20.04.2023 15:56

Kök Hücre Tedavisi, Kadın Kısırlığına Umut Olabilir

Facebook Twitter Linked-in

Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen "Kadın Doğum Günleri" sempozyumu, anne-baba olmak isteyen çiftler için "umut ışığı" şeklinde değerlendirilebilecek açıklamalara sahne oldu. Sempozyumun "İnfertilite" (Kısırlık) başlıklı 2'nci oturumunda söz alan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Sönmezer, kadın kısırlığı için farelerde başarılı sonuçların görüldüğü kök hücre tedavisini kendi servislerinde uyguladıkları hastalardan birinde sağlıklı ve kaliteli bir embriyo gelişiminin gözlendiğini, söz konusu hastanın hiç embriyo geliştirememiş bir vaka olduğunu belirtti.

"DAHA FAZLA VERİYE İHTİYAÇ VAR"

Gelişmeler, kök hücre tedavisinin kadın kısırlığı için az da olsa bir "umut ışığı" olabileceği şeklinde yorumlanırken, Prof. Dr. Sönmezer, "İnsanda birçok dokuda kök hücre mevcut, ancak yumurtalıklarda olup olmadığı şimdilik tam anlamıyla net değil. Biz bu uygulamayı 39 yaş altı, infertilitesi erkek kaynaklı olmayan 8 hastada denedik ve yalnızca bir tanesinde sağlıklı ve kaliteli embriyo elde etmeyi başardık. Ancak bu hastanın da daha önce hiç embriyo geliştirememiş olması önemli bir nokta. Dolayısıyla kök hücre tedavisinin kadın kısırlığında başarılı sonuç verdiğini söyleyebilmek için daha çok veriye ihtiyacımız var." dedi.

"ÇİKOLATA KİSTİ GEBELİĞE ENGEL DEĞİL"

Sempozyumun ikinci oturumunda söz alan Biruni Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ercan Baştu, halk arasında "çikolata kisti" olarak da bilinen endometrioma vakasının doğal gebeliklere engel teşkil etmediğini, bu tür vakalarda doğal gebelik oranının yüzde 43'lere vardığını aktardır. Prof. Dr. Baştu ayrıca, tüp bebek tedavisinden önce söz konusu kistin alınmasının da şart olmadığını ayrıca bunun yapılmasıyla yapılmaması arasında canlı doğumun gerçekleşmesi açısından anlamlı bir fark olmadığını da dile getirdi. Prof. Dr. Baştu ayrıca, her cerrahi müdahalenin yumurtalık rezervine az ya da çok zarar verdiğini, bu nedenle hekimin ameliyat için iyi düşünmesi gerektiğini kaydetti.

KADINSAL ORGAN KANSERLERİNDE YAPILMAMASI GEREKENLER!

Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gürkan Kıran ve Sempozyum Tertip Komitesi Başkanı Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Pınar Özcan’ın açılış konuşmalarıyla başlayan sempozyumun ilk oturumu, "Onkoloji" başlığıyla gerçekleştirildi. Rahim ve yumurtalık gibi kadınsal organlarda gelişen kanser vakalarında özellikle yapılmaması gerekenlerin ele alındığı oturumda söz alan Amerikan Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü hekimlerinden Prof. Dr. Macit Arvas, hangi durumlarda açık hangi durumlarda ise kapalı yani laparoskopik ve robotik ameliyatların yapılması gerektiğine dair ayrıntılı bir sunum yaptı. Prof. Dr. Arvas, erken evrelerde kapalı ameliyatların daha başarılı sonuçlar verebileceğini söylerken özellikle kanserin over (yumurtalık) dışına dağılması durumu söz konusuysa kapalı ameliyat yerine açık ameliyat tercih edilmesi gerektiğini kaydetti.

"RAHMİMİ ALIN KURTULAYIM DURUMU SÖZ KONUSU DEĞİL"

Aynı oturumda söz alan İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Samet Topuz ise bazı vakalarda hastalardan gelen "Rahmimi alın da kurtulayım" yaklaşımının doğru bir düşünce olmadığını ifade ederek şu açıklamaya yer verdi:

"Rahmi alarak kadın organlarına özel kanserlerden kurtulmak maalesef söz konusu olamıyor. Zira bu, riski en fazla yüzde 2,5’ten yüzde 1’e düşürüyor. Ayrıca rahmi almadığımız zaman ne ile savaşmamız gerektiğini daha iyi bilebiliyoruz. Bu nedenle bazı özel durumlarda hastalardan sık sık duyduğumuz ‘Alın rahmimi de kanserden kurtulayım’ anlayışı hatalı bir anlayış."




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —