9915,62%2,05
32,42% -0,15
34,65% -0,66
2439,28% 0,14
3999,24% 0,19
Gizemli ve unutulmuş geçmişin izlerini taşıyan dünyanın kayıp şehirleri, arkeologları ve maceracıları büyülemeye devam ediyor. Antik medeniyetlerin izlerini sürerek keşfedilen gerçekte var olan dünyanın kayıp şehirlerini, gelin bi
Dünyanın dört bir yanında, tarih öncesi medeniyetlerin bıraktığı izlerden ve zamanla unutulan yerlerden gizemli şehirler gün yüzüne çıkıyor. Arkeologların ve maceracıların ilgisini çeken bu kayıp şehirler, antik zamanların izlerini taşıyor ve sırlarla dolu geçmişin kapılarını aralıyor. Bu içerikte, dünyanın dört bir yanından keşfedilen ve hayal gücümüzü zorlayan bu tarihi eserlere birlikte göz atacağız. Antik uygarlıkların yaşam izlerini taşıyan bu şehirler, insanlığın geçmişine ışık tutarak, büyüleyici bir keşif yolculuğuna çıkarmaktadır.
Dünya üzerindeki varlıkları zamanla unutulan, ancak izleri hala günümüze kadar ulaşan gerçek kayıp şehirler, insanlığın tarihini ve kültürel mirasını anlamak için önemli ipuçları sunar. Bu kayıp şehirler arasında antik uygarlıkların izlerini sürmek, arkeologlar ve tarih meraklıları için büyüleyici bir macera sunar. Her biri kendi hikayesini anlatan bu şehirler, arkeolojik keşiflerin ve kültürel araştırmaların merkezi haline gelmiştir. Yitirilen bu şehirlerin izlerini takip etmek, insanlığın geçmişine ışık tutmak ve geçmişin kayıp sırlarını ortaya çıkarmak için heyecan verici bir fırsattır. Bu şehirlerin gizemli atmosferi ve tarih öncesinden kalan izleri, ziyaretçileri kendilerini bir zaman yolculuğunda gibi hissettirir ve tarihin derinliklerinde unutulmuş bir dünyayı yeniden keşfetmeye davet eder.
İşte gerçekte varlığını sürdüren dünyanın kayıp şehirleri;
Güney Amerika'nın Peru ülkesinde, And Dağları'nın sarp yamaçlarında yer alan antik kent Machu Picchu, İnka İmparatorluğu'nun en önemli yerleşim yerlerinden biridir ve 15. yüzyılda inşa edilmiştir. Bu antik kent, muhteşem manzaraları, sofistike mimarisi ve dini ritüeller için kullanılan yapılarıyla bilinir.
UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan ve 7 Temmuz 2007 tarihinde Dünyanın Yeni Yedi Harikası'ndan biri olarak seçilen Machu Picchu, dünyanın en önemli arkeolojik sit alanlarından biridir ve her yıl binlerce turisti ağırlar. Yıllar boyunca gizlenmiş olan Machu Picchu, 1911 yılında Amerikalı arkeolog Hiram Bingham tarafından yeniden keşfedilmiştir. Bu antik kent, ziyaretçilere İnka kültürünün ve yaşam tarzının izlerini keşfetme fırsatı sunar ve And Dağları'nın muazzam manzarası eşliğinde unutulmaz bir deneyim yaşatır.
Mesa Verde, Amerika Birleşik Devletleri'nin Colorado eyaletinde bulunan önemli bir tarih öncesi yerleşim alanıdır. Bu bölge, Ancestral Puebloan halkının yaşadığı ve yerleşim yeri olarak kullandığı kanyonlarda bulunur. Mesa Verde, özellikle M.S. 600'lü yıllardan itibaren 1300'lere kadar uzanan dönemde önemli bir yerleşim yeri olmuştur. Bu dönemde, Ancestral Puebloan halkı, kanyon duvarlarına kaya oyularak binlerce yapı inşa edilmiş ve bu yapılar, evler, depolar ve topluluk merkezlerini içermekteydi.
Mesa Verde, 1978'de UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne alınmıştır ve ziyaretçilere zengin bir arkeolojik miras sunmaktadır. Bu antik yerleşim alanı, Ancestral Puebloan kültürünün izlerini koruyarak Amerika'nın yerli halklarının yaşam biçimini ve tarihini anlamak isteyenler için önemli bir kaynaktır.
Petra, Ürdün'ün güneyinde, Petra Antik Şehri olarak bilinen kayalara oyulmuş bir kenttir. Antik çağlarda, Nabatealılar tarafından inşa edilmiş ve daha sonra Roma İmparatorluğu'nun kontrolü altına girmiştir. Lut Gölü ile Akabe Körfezi arasındaki topraklar üzerinde yer alan Petra'nın en ünlü yapısı, "El-Khazneh" veya "Hazine" olarak bilinen muhteşem kaya mezarıdır. Petra, muazzam kaya yontma becerileriyle inşa edilmiş saraylar, tapınaklar, mezarlar ve anıtlarla doludur.
Bu antik şehir, 2007 yılında Dünyanın Yeni Yedi Harikası'ndan biri olarak seçilmiştir. Petra, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alır ve Ürdün'ün en önemli turistik cazibe merkezlerinden biridir. Bugün, ziyaretçiler, Petra'nın mistik atmosferini keşfetmek ve kayalara oyulmuş tarihi yapıları görmek için dünyanın dört bir yanından bu antik şehri ziyaret etmektedir.
4. Pompeii / İtalya
Pompeii, antik Roma şehirlerinden biri olup, günümüzde İtalya'nın Campania bölgesinde bulunmaktadır. M.S. 79 yılında Vezüv Yanardağı'nın patlamasıyla lav ve kül altında kalarak yok olmuştur. Yüzyıllar boyunca unutulan Pompeii, Napoli şehri yakınlarında bulunarak, hâlâ kısmen gömülü bir şekilde 18. yüzyılın ortalarında tekrar keşfedilmiş ve arkeolojik kazılarla gün yüzüne çıkarılmıştır. Şehrin kalıntıları, Roma İmparatorluğu'nun günlük yaşamına dair benzersiz bir pencere sunar.
Sokaklar, evler, tapınaklar, tiyatrolar ve hamamlar gibi yapılar, antik Pompeii'nin yaşam tarzı hakkında önemli ipuçları verir. Pompeii, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alır ve her yıl milyonlarca turisti kendine çeker. Bu antik şehir, tarih meraklıları ve arkeoloji tutkunları için önemli bir ziyaret noktasıdır, çünkü Roma İmparatorluğu'nun zengin kültürel mirasının canlı bir tanığıdır.
Angkor Vat, Kamboçya'nın Siem Reap şehri yakınlarında bulunan ve Kral II. Suryavarman tarafından yaptırılmış büyüleyici bir tapınak kompleksidir. 12. yüzyılda Khmer İmparatorluğu'nun başkenti olarak inşa edilmiştir ve Hinduizm'den Budizm'e dönüşüm döneminde önemli bir rol oynamıştır. Angkor Vat, dünyanın en büyük dini anıt kompleksidir ve mimari zarafeti ile dikkat çeker. Tapınak kompleksi, karmaşık moat'lar, galeriler, heykeller ve tapınak kuleleriyle ünlüdür.
UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Angkor Vat, ziyaretçilere antik Khmer medeniyetinin görkemli geçmişini keşfetme fırsatı sunar. Her yıl binlerce turist, bu muazzam tapınak kompleksini ziyaret eder ve eşsiz tarihi ve kültürel mirasını deneyimler. Angkor Vat, Kamboçya'nın sembolü haline gelmiş ve Güneydoğu Asya'nın en önemli turistik cazibe merkezlerinden biri olarak kabul edilir.
Antik Pers İmparatorluğu'nun başkenti ve önemli bir arkeolojik alan olan Persepolis, İran'ın güneybatısında bulunur. M.Ö. 6. yüzyılda Pers hükümdarı I. Darius tarafından inşa edilmiştir. Persepolis, büyük taş platformlar üzerine inşa edilmiş saraylar, tapınaklar, heykeller ve diğer yapılarla bilinir. Bu muazzam kompleks, Pers İmparatorluğu'nun zirvesindeki görkemli törenler ve şölenler için kullanılmıştır. Ancak, M.Ö. 330'da Büyük İskender'in Pers İmparatorluğu'nu fethetmesiyle Persepolis tahrip edilmiş ve harabe haline getirilmiştir.
Bugün, Persepolis UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer almaktadır ve ziyaretçilere antik Pers medeniyetinin izlerini takip etme fırsatı sunmaktadır. Persepolis'in kalıntıları, Pers İmparatorluğu'nun zengin kültürel mirasının önemli bir parçasını temsil eder ve tarih meraklıları ve arkeoloji tutkunları için önemli bir ziyaret noktasıdır.
7. Chichen Itza / Meksika
Chichen Itza, Meksika'nın Yucatan Yarımadası'nda bulunan ve Maya uygarlığının en önemli merkezlerinden biridir. UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan bu antik şehir, 600-1200 arasında Maya halkı tarafından inşa edilmiştir. Chichen Itza, muazzam piramitleri, tapınakları, oyun alanları ve astronomik gözlemevleriyle tanınır.
En dikkat çekici yapılarından biri, Kukulkan Piramidi'dir. Bilinen adıyla "El Castillo", Maya astronomisine ve dini ritüellere dayanan karmaşık bir yapıya sahiptir. Ayrıca, Chichen Itza'da El Caracol adlı bir astronomi kompleksi ve Cenote Sagrado adlı kutsal bir su kuyusu da bulunur. Bu tarihi alan, Maya kültürünün zenginliğini ve karmaşıklığını yansıtan muhteşem mimari yapılarla doludur ve her yıl binlerce ziyaretçiyi cezbetmektedir.
Tikal, Guatemala'nın kuzeyinde, kalın yağmur ormanlarının içinde gizlenmiş antik bir Maya şehridir. Tikal, M.Ö. 4. yüzyılda kurulmuş ve M.Ö. 8. yüzyılda zirveye ulaşmıştır. Bu antik şehir, Maya uygarlığının en büyük ve en etkileyici merkezlerinden biri olarak kabul edilir. Tikal, muazzam piramitleri, sarayları, tapınakları ve heykelleriyle bilinir. En yüksek noktası, 70 metre yüksekliğindeki Tikal Tapınağı'dır ve bu tapınak, çevredeki ormanın üzerinden yükselir, ziyaretçilere nefes kesen bir manzara sunar.
Tikal, yıllar boyunca çeşitli dönemlerde yapılan kazılarla gün yüzüne çıkarılmıştır ve bugün hala araştırmacıların ve ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Aynı zamanda, sadece Maya kültürünün değil, dünya tarihine de ışık tutan eşsiz bir tarihi ve arkeolojik mirasa sahiptir.
Termessos, Türkiye'nin güneybatısında, Antalya'nın sarp dağları arasında bulunan antik bir şehirdir. Dağınık bir şekilde yerleşmiş olan Termessos, doğal savunma pozisyonuyla bilinir ve muhteşem bir manzaraya sahiptir. Bu antik kent, Helenistik dönemde önemli bir ticaret ve askeri merkez olarak hizmet vermiştir. Termessos, M.Ö. 4. yüzyılda, Büyük İskender'in ordusu tarafından fethedilememiş ender antik şehirlerden biridir. Şehrin en önemli yapıları arasında tiyatro, agora, tapınaklar ve surlar bulunur.
Termessos, doğal güzelliğiyle ve tarihi dokusuyla ziyaretçileri etkileyen bir açık hava müzesi gibidir. Antik kentin kalıntıları, dağ yamaçlarına ve ormanlık alanlara serpiştirilmiştir ve bu nedenle Termessos'u keşfetmek, bir maceraya dönüşür. Bugün, Termessos, ziyaretçilere antik dönemin izlerini araştırmak ve muhteşem doğal manzaraların tadını çıkarmak için eşsiz bir fırsat sunmaktadır.
Ruins of Gedi, Kenya'nın doğu kıyısında, Watamu kasabasının yakınında bulunan Orta Çağ Svahili kıyı yerleşiminden biridir. Gedi, 13. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar Doğu Afrika'nın ticaret ve kültürel merkezlerinden biriydi. Bu antik şehir, doğal afetler ve siyasi çalkantılar nedeniyle terk edilmiştir ve ormanlarla kaplanmıştır. Gedi'de bulunan kalıntılar, cami, saraylar, evler ve surlar gibi yapıları içerir. Arkeolojik kazılar, Gedi'nin zengin bir ticaret merkezi olduğunu ve Hint Okyanusu ticaret yollarında önemli bir rol oynadığını göstermektedir.
Bugün Ruins of Gedi, ziyaretçilere eski dönemin izlerini takip etme ve Afrika'nın tarihine ışık tutma fırsatı sunmaktadır. Şehrin kalıntıları, dikkatlice restore edilmiş ve korunmuştur ve UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer almaktadır. Gedi, tarihi ve kültürel önemiyle Kenya'nın en önemli arkeolojik alanlarından biri olarak kabul edilmektedir.
