İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı'ndan Doç. Dr. Serhan Derici, mide botoksu işleminin ulusal ya da uluslararası zayıflama kuruluşlarının rehberlerinde yer almadığını ve net kriterleri bulunmadığını belirtti. Son aylarda İstanbul ve İzmir'deki iki özel hastanede mide botoksu ameliyatı sonrası hastaların rahatsızlanması ve bazı semptomlar yaşaması üzerine inceleme başlatıldı.
Bu soruşturma sürecinde mide botoksu işleminin ne kadar güvenli olduğu tartışmalara yol açtı. Obezitenin ciddi bir sorun olduğunu ve önemli sağlık problemlerine yol açabileceğini vurgulayan Doç. Dr. Serhan Derici, mide botoksu nedeniyle yaşanan ölümlere dikkat çekerek uyarılarda bulundu.
Dr. Derici, mide botoksunun cerrahi bir işlem olmadığını, ağızdan ince bir borunun mideye indirilerek gerçekleştirildiğini söyledi. Bu işlemin, mide iç yüzeyine botoks enjeksiyonu yapılmasını içeren endoskopik bir girişim olduğunu belirtti. Dr. Derici, mide botoksu işleminin kısa sürede tamamlandığını ve genel anestezi gerektirmediği için sıkça tercih edildiğini ifade etti. Ancak bu işlemin, ulusal ya da uluslararası zayıflama kuruluşlarının rehberlerinde yer almadığını ve net kriterleri olmadığını söyledi. Hangi bölgeye, ne kadar dozda ve kaç kez enjeksiyon yapılacağı konusunda bir rehberin bulunmadığını belirtti. Bu yüzden standardizasyon eksikliğinin en önemli sorunlardan biri olduğunu ifade etti. Ayrıca, kullanılacak botoks markasının önemli olduğunu ve bu ilacın yasal olmayan yollarla da getirildiğini belirtti. Botoksun tıp dünyasında yaygın bir şekilde kullanılan bir ürün olduğunu söyledi. İlaçla ilgili reaksiyon riski olabileceğini belirtti ve literatürde mide enjeksiyonlarının komplikasyonları arasında mide delinmesi, çürümesi ve kanamaların yer aldığını ifade etti. Hayatını kaybeden hastaların ölüm nedenlerini henüz bilmediklerini ve otopsi sonucunda netlik kazanacağını belirtti.
Doç. Dr. Serhan Derici, obezite cerrahisi öncesinde başvuran hastaların bir değerlendirmeye tabi tutulduğunu belirtti. Hastanın obezite dışında başka bir nedenle kilo aldığı kanıtlanması gerektiğini söyledi. Morbid obezite olarak adlandırılan vücut kitle indeksi 40'ın üzerinde olan hastalarda obezite cerrahisinin uygulanabileceğini belirtti. Uluslararası rehberlere göre, eşlik eden başka bir hastalığı olan ve vücut kitle indeksi 30'un üzerinde olan hastalara da cerrahi işlem önerildiğini söyledi. Dr. Derici, hastanın ameliyat olmasında sakınca bulunmadığına ve fayda göreceğine inandıklarında obezite cerrahisi prosedürünü uyguladıklarını ifade etti. Dünyada en sık kullanılan yöntemin tüp mide uygulaması olduğunu söyledi. Bu işlemde, midenin büyük bir kısmının çıkarılıp geriye tüpe benzer bir yapı bırakıldığını ve kişinin daha az yemesini sağlamak ve yediklerinin sindirimini engellemek için cerrahi müdahale yapıldığını belirtti.
Derici, obezite cerrahisinde mide botoksu işlemine göre başarısızlık riskinin daha düşük olduğunu ifade etti. Sağlık sorunları yaşayan fazla kilolu insanlara güvenilir yöntemlere dikkat etmelerini tavsiye etti. Dr. Derici, birçok kişinin mide botoksu ile kilo verdiğini ancak birçok bilimsel çalışmanın bu yöntemin etkisiz olduğunu gösterdiğini belirtti. Botoks uygulaması sonrasında hastalara düşük kalorili sıvı beslenme önerildiğini ve bu durumun 3-6 ay sürdürülmesinin tavsiye edildiğini söyledi. Zaten şişman olan bir kişiye bu diyetin uygulandığını ve bu durumda kilo vermenin mümkün olmadığını ifade etti. Botoksun mide boşalmasını geciktirebildiğini ve bazen açlık hissini azaltabildiğini belirtti. Teknik olarak işe yarayabilecek bu ürünün geliştirilmesi gerektiğini söyledi. Eğer bu hastaların önemli bir şekilde kilo verdiği ve yan etkilerin azaldığı kanıtlanırsa, bu işlemin Türkiye'de ve tüm dünyada daha yaygın bir şekilde uygulanabilir hale gelebileceğini belirtti. Ancak şu an için bu tür kanıtların olmadığını ifade etti. Halka yönelik bir uyarıda bulunarak, ilk olarak obez olunmaması gerektiğini söyledi. Daha fazla hareket etmek, spor yapmak, sağlıklı ve düzenli beslenmek gerektiğini belirtti. Hatalar nedeniyle bu sürece giren ve kilo alan kişilerin ise büyük sağlık merkezlerinde bir değerlendirmeden geçmeleri gerektiğini tavsiye etti. Üniversite, devlet, eğitim ve araştırma hastanelerinde yapılan değerlendirmenin ardından obezite ile ilgili farklı seçeneklerin değerlendirilmesini önerdi.
