Tarih: 27.06.2023 12:51

Türkiye'de Kızamık Vakalarında Endişe Verici Artış: Nedenleri ve Sonuçları

Facebook Twitter Linked-in

Son zamanlarda kızamık vakalarındaki endişe veren artış devam ediyor. Sağlık otoriteleri, son haftalarda bu artışın dikkatle izlenmesi gerektiği konusunda uyarıda bulunuyor. Bu olumsuzluklar, geçmiş 12 yılda yaşananların bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Uzmanlar, artışın hem aşı reddi hem de aşısız mültecilerden kaynaklandığını vurguluyor. Ancak, Dünya Sağlık Örgütü'nün raporlarına göre kızamık vakalarındaki artış aslında 12 yıllık bir sürecin sonucu. Peki, bu artışın nedenleri nelerdir?

2011 yılında bir kırılma yaşandı. Türkiye, uluslararası kararlar doğrultusunda 2002 yılında "Kızamık Eliminasyon Programı"nı başlattı ve bu program sayesinde ülke genelindeki kızamık vakaları 2010 yılına kadar 10'u geçmedi. Türkiye, çocukluk dönemi aşılamasında örnek gösterilen bir ülke olarak dikkat çekiyordu. Ancak, 2011 yılından itibaren vakalarda ciddi artışlar görülmeye başlandı. Bu tarihten itibaren aşı karşıtlarının sosyal medya üzerinden yaydığı yanlış bilgiler, aileler arasında kafa karışıklığına neden oldu.

En büyük artış 2013 yılında yaşandı. Bu yılda vakaların sayısı 7 bin 405'e çıkarken, bunların 6 bin 731'i Türk vatandaşlarından oluşuyordu. Bu dönemde hazırlanan Sağlık Bakanlığı Faaliyet Raporu, mülteci kamplarının dışında yaşayan çocukların kamp içinde yaşayan çocuklara göre daha düşük bağışıklama oranına sahip olduğunu ortaya koydu.

Harran Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi'nde yapılan bir araştırmada, aşı karşıtı aile sayısının 2011 yılında 183 iken, 2013 yılında 980'e, 2015 yılında 5 bin 400'e, 2016 yılında 12 bine, 2018 yılında ise 23 bine çıktığı belirlendi.

Aşı reddi, 2015 yılında çocuğuna aşı yaptırmak istemeyen bir babanın açtığı dava sonucunda Anayasa Mahkemesi tarafından haklı bulunmasıyla daha da arttı. Sağlık Bakanlığı'nın 2017 faaliyet raporuna göre, 2011 yılında sadece 18 aile çocuğuna aşı yaptırmak istemezken, bu rakam 2018 yılında 23 bine yükseldi.

Sağlık Bakanlığı'nın 2022 faaliyet raporuna göre, 2021 yılında kızamık aşılanma oranı yüzde 96.1 iken, 2022'de yüzde 95.21'e geriledi. Uzmanlara göre, kızamık virüsünün dolaşımının durdurulması için toplumun en az yüzde 96'sının aşılanmış olması gerekiyor.

Dünya Sağlık Örgütü'nün raporlarına göre, son dönemdeki vaka artışıyla birlikte Nisan 2022 ile Mart 2023 arasında Avrupa'da Rusya ve Tacikistan'ın ardından Türkiye 457 vakayla üçüncü sırada yer aldı. Bu vakaların 343'ü Ocak ve Şubat 2023'e aitti. Araştırmalara göre, aşı kararsızlığı ve karşıtlığının en yüksek olduğu bölge Güneydoğu Anadolu. Bölgede Suriyeli çocuklarda kızamık, kızamıkçık, kabakulak aşılama oranı yüzde 74.5 olarak belirlendi. Mülteci kamplarında 10 yaş ve altı grupta kızamığa karşı kamp içinde aşılama oranı yüzde 70, kamp dışında ise yüzde 60 olarak saptandı. Kızamık geçiren çocukların yüzde 20'sinde ciddi komplikasyonlar görülerek hastaneye yatış gerektiği tespit edildi.

Aşı karşıtlarının ortaya attığı iddialardan biri de, aşıların Türk halkının genetiğini değiştirmek için yabancı ülkeler tarafından pazarlandığı yönünde. Ancak, tarihi kayıtlara göre Türkiye'deki aşı hizmetlerinin Osmanlı dönemine kadar uzandığı görülmektedir. İngiltere Büyükelçisinin eşi Lady Mary Montagu, 1721 yılında İstanbul'da yapılan çiçek hastalığı aşısından bahsetmiştir. Ayrıca, Osmanlı padişahı 2. Abdülhamit'in aşı üretimi çalışmalarını yürüten Fransız bilim insanı Pasteur'a destek verdiği bilinmektedir.

Son olarak, 2013 yılında revize edilen aşı programı kapsamında günümüzde, hepatit B, verem, difteri, boğmaca, tetanoz, inaktif polio, 5'li karma aşı, pnömokok, kızamık, kızamıkçık ve kabakulak aşıları ücretsiz olarak devlet tarafından karşılanmaktadır. Bilim insanları, çocukluk çağı aşı takviminde yer alan kızamık aşılarının çocukları kızamıktan yüzde 99 oranında koruduğunu vurgulamaktadır.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —