Türkiye'nin Cumhuriyet'in kuruluş aşaması ve Soğuk Savaş yıllarında yabancı istihbarat örgütlerinin mücadelesine tanıklık ettiği bir dönemde, casusluk hikayeleri filmlere konu olacak kadar ilgi çekici olaylarla doluydu. Türk istihbarat birimleri ise özellikle Orta Doğu'da etkin faaliyetler yürütmekten geri durmadı. MİT Başkanı Hakan Fidan'ın Dışişleri Bakanı olarak atanması, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde büyük yankı uyandırdı. Atama sonrasında, Fidan'ın ses tonu ve vücut dili gibi konular sosyal medyada en çok merak edilen konular arasında yer alırken, istihbarat dünyasının gizemleri de yeniden gündeme geldi. Cumhuriyet'in kuruluş aşaması ve ilk dönemleri ile özellikle Soğuk Savaş döneminde, yabancı casusların istihbarat savaşlarına sahne olan Türkiye'de birçok olay yaşandı.
Bu dönemde, Türkiye adına Orta Doğu'da faaliyet yürüten 'İstikbal' adlı gizli istihbarat örgütü önemli bir rol oynadı. Millî Mücadele ve Cumhuriyet'in ilk dönemlerinde, Suriye ve Mısır'da faaliyet gösteren Türk ajanlar, İngiliz ve Fransızların faaliyetlerini sürekli olarak Ankara'ya bildiriyordu.
Belgelerde, İngilizlerin Türk istihbaratçılar için "Kemalist Ajanlar" olarak tanımladığı, Suriye, Filistin, Mısır ve Lübnan'ı işgal eden Fransız ve İngiliz güçlerine karşı mücadele eden 'İstikbal' adlı gizli cemiyetin varlığının ortaya çıkması dikkat çekicidir. Ayrıca, Musevi asıllı sanayici Rafael Gilodo ve kardeşi Salomon Gilodo'nun, İngiliz istihbarat servisinin hizmetinde olduklarına dair casusluk faaliyetleri ortaya çıkmıştır. Araştırmacı yazar Dr. Servet Avşar'ın Emniyet Genel Müdürlüğü Arşivi'ndeki belgelerden elde ettiği bilgilere göre, Rafael Gilodo'nun Türkiye aleyhine İngiliz istihbaratına çalıştığına dair kayıtlar bulunmaktadır.
Türkiye'deki casusluk faaliyetleri, II. Dünya Savaşı sırasında da heyecan verici olaylara sahne oldu. Alman ve İngiliz istihbarat birimlerinin sürekli çatıştığı Türkiye'de, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü'nden Alper Kaya'nın araştırmaları, film konusu olabilecek mücadeleleri ortaya koymaktadır. Alman Gizli Servisi'nin Türkiye'deki örgütlenme ve faaliyetlerini açığa çıkaran İngiliz istihbarat arşivlerini deşifre eden Kaya'ya göre, Alman ajanlar Orta Doğu'daki faaliyetler için Türkiye'yi üs olarak kullanmışlardır. Belgelerde, Alman Yakındoğu Savaş Servisi'nin Türkiye'de ticari şirket maskesi altında faaliyet gösterdiği ve personelinin faaliyetlerinin detaylı bir şekilde sıralandığı belirtilmektedir.
İngiliz istihbarat belgelerinde, Yakındoğu Savaş Servisi ile Alman Silahlı Kuvvetler Yüksek Komutanlığı arasındaki iletişimin Almanya'nın İstanbul Başkonsolosluğu'ndaki Koramiral Von Der Marwitz'e bağlı haber merkezi birimi üzerinden yapıldığı, gönderilen ve alınan mesajların şifrelendiği ve tüm iletişimin Deniz Ataşeliği tarafından yürütüldüğü bilgileri yer almaktadır.
Ayrıca istihbarat raporlarında, Türkiye aleyhindeki faaliyetlerin Sofya merkezli Bulgaristan Savaş Servisi (KO-BU) üzerinden yürütüldüğü ve istasyonun başında Albay Dr. Seubert'in bulunduğu belirtilmektedir. Türkiye'deki faaliyetleri, ithalat ve ihracat ofisi şube müdürü kılığında olan Dr. Seubert'in yardımcısı Dr. Aufermann tarafından yürütülmekteydi. Gazeteci Murat Yetkin'in "Meraklısı İçin Casuslar Kitabı" adlı çalışması da bilinmeyen casusluk faaliyetleri hakkında çarpıcı bilgiler içermektedir. Kitapta, Türk istihbaratının NATO'ya girişten itibaren Amerikan istihbaratıyla bağımlılık ilişkisi içine girdiği ve CIA'nın Türkiye'deki en önemli elemanının Ruzi Nazar olduğu vurgulanmaktadır. Ayrıca Ankara'daki İngiliz Büyükelçiliği'nde görevli olan ve "Çiçero" kod adını kullanan İlyas Bazna'nın gizli belgeleri Almanlara sattığı ve MİT'e de çalıştığı belirtilmektedir.
Bu casusluk olayları ve istihbarat savaşları, Türkiye'nin tarihi içinde ilgi çekici ve heyecan dolu bir dönemi temsil etmektedir.
